top of page

DÜNYANIN YAMALI ÖZGÜR BEDENİ

Beynimde insanların ayak sesleriyle dolu olan gürültülerle mücadele ederken bu durumu nasıl bertaraf ederim diye kafamı kaşıma başlamıştım. Vakit geçiyor, yanımda pili bitmiş bir saatin tik-tak tik-tak seslerini saç uçlarıma kadar duyabiliyorum. Henüz yüzümü yıkanmaya üşendiğimden uğramadığım belki de hiç görmediğim lavabonun musluk damlamasını tenimde hissedebiliyorum. Bir süre sonra uyusam mı yoksa yazmaya devam mı etsem diye düşünürken iki farklı renkte çorap giydiğimi fark ediyorum. Oradalar, bu kadar birbirine zıt iki renk, nasıl olur da aynı amaç uğruna yan yanalar ve birbirleriyle çatışarak sevişebiliyorlardı. Yıllardır yan yanalar ama birbirlerinden hiç tiksinmiyorlardı tam tersine aşırı derecede seviyorlardı birbirlerini. Birden bire kafamda belirlenip verilen sorular başladıktan sonra ayaklarım, masumca birbirlerine dolanıyor ve böyle durumlarda kendilerini en güvende hissettiği, yalnızlığın gölgesine adım atmaya başlıyorlar. Çatışan kelimelerim içimde yaşanan savaşın sonlanmasını arzularken, ben yeryüzünde ölümler yağdıran koca götlü patronlar gibi davranıp barışın olmaması için direniyorum. Nedensizdir bilmiyorum; ama her zaman kendi boşluklarıma karşı direnirken kendimi faili-meçhul bir yorgunlukla yerde buluyorum. Kendime, yeni güvenli alanlar inşa etmeliyim deyip, etrafıma duvarlar örmeyi unutuyorum her zaman ve yine aynı kaosun ortasında buluyor adeta tarih tekerrürden ibaret oluşunu kanıtlar gibiyim. Bunları seninle birlikte geçirdiğimiz en uzun gecede; tek penceresi olan, yer altına inşa ettikleri evin küçük odasında ve çokta konforlu olmayan bir yatakta yazıyorum. O geceye dair çok şey hatırlıyorum, mesela sen uyurken tekli koltuğa oturup dakikalarca sana bakarak anlamlı/anlamsız birçok şey düşündüm. Bugüne kadar bize yapabileceğimiz en büyük kötülüğü o an sergilemiştim, donup kalmak. Bazı insanlar, soğuk davranmak sanki bir başarıymış gibi algılayabilirler oysa bu bir başarı değil. Sadece bugüne kadar içimizde biriktirdiğimiz öfkenin dışavurumudur. Öfkeliydim sana değil bizi yanlış zamanda denk getiren belli/belirsiz kadere, mekâna, saate, güne; belki de hiçbir zaman, hayatında olmasını istediğin insana karşı hissettiğin duyguların bana dair olamayışının donukluğuna karşı öfkeliydim. Hâlbuki gidilecek yollar, keşfedilecek yerler, dokunmam gereken yaşamlar varken, ben bana karşı hissedilmesi gereken duyguların tınısında hapsedilmişim.




Ki ben dünyanın yamalı özgür bedeni.







Follow Us
  • Facebook B&W
  • Twitter B&W
  • Google+ B&W
  • YouTube B&W
Recent Posts
Search By Tags
Henüz etiket yok.
bottom of page